Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş yıldönümünü kutlama hazırlıkları yaptığımız bu dönemde, “Türkiye Yüzyılı” çalışmaları Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılmaktadır. Uluslararası Ticari Eşleştirme Platformu (UTEP) olarak bizler de ülkemizin yeni yüzyılında daha başarılı adımlar atabilmesi adına, Genel Merkezimiz ve Türkiye sathına yayılmaya devam eden şubelerimiz ile çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz.
UTEP olarak önemsediğimiz konulardan belki de en önemlisi Türkiye’nin dış ticaret yapısındaki süregelen sorunların çözümlenmesi ve ihracatımızın dışa bağımlılığını azaltarak ihracatımızı artırmaktır.
Ülkemiz, 2022 yılında 254.2 milyar ABD Doları ihracat yaparak, tarihindeki en yüksek ihracat rakamına ulaşmış, birim kg ihracat fiyatını ise 14% artırarak 1.44 ABD Doları’na çıkarmıştır, Diğer taraftan ise ithalatımız ise 363.71 milyar ABD Doları’na ulaşmıştır. 2023 yılı Ocak-Haziran döneminde ise, ihracat 123.27 milyar ABD Doları, ithalat ise 184,79 milyar ABD Doları olarak gerçekleşmiştir. Temmuz 2023 itibari ile İhracatımızın yaklaşık 50%’si hammadde (ara malları), 13%’ü sermaye malları ve 36%’sı tüketim mallarından oluşurken; ithalatımızın ise 71%’i hammaddeden (ara malları), 15%’i sermaye mallarından ve 14%’ü tüketim mallarından oluşmaktadır.
Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümü olan 2023’e yönelik ortaya konan temel stratejiler çerçevesinde, Ticaret Bakanlığı tarafından ilk çalışmaları yapılan “Girdi Tedarik Stratejisi ve Eylem Planı”nın (GİTES) vizyonu; “Girdi tedariğini güvence altına almış, ara malı üretiminde yetkinliğini artırmış bir ekonomi” olarak belirlenmiştir. GİTES ve Eylem Planı, Türkiye’de önde gelen sektörlerin ithal girdi bağımlılığı ile Türkiye’de işletmelerin çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan girdi tedariği konusundaki yetersizliklerini bertaraf etmeyi, üretim için en önemli unsurların başında yer alan girdilerin tedariğinde kamu ve özel sektörde ortak bir anlayış ve bakış açısı geliştirmeyi hedeflemiştir.
Girdi kaynaklarındaki belirsizliklerin, girdi ithalinde ülke/bölge bazlı coğrafi dağılımdaki aşırı bağımlılık gibi dengesizliklerin, hammadde niteliğindeki doğal kaynakların geleceğine dair risklerin en aza indirilmesi, İhracata dönük üretimde daha etkin ve düşük maliyetli girdi tedarikinin sağlanması ile üretim ve ihracatın ara malı ithalatına bağımlılığının azaltılması ve bu suretle ihracatta sürdürülebilir rekabet gücüne katkı sağlanması bu stratejinin temel noktası olmuştur.
Ara malı ithalat bağımlılığını azaltacak ve/veya teknoloji transferi ya da yeni ve yenilikçi ürün üretmeyi sağlayacak yurtiçi yatırımların hayata geçirilmesi, ihracatta sürdürülebilir rekabet gücü sağlamak açısından önemlidir. Bu nitelikteki yatırımları özendirmek amacıyla “Stratejik Yatırımlar” kavramı, kriterlere bağlanarak “Yatırımlarda Devlet Yardımları” mevzuatına yansıtılmıştır. Stratejik
yatırımların özendirilmesinde yatırım ortamının iyileştirilmesine dönük hızlı karar alma mekanizmasının oluşturulması da önem taşımaktadır. Öte yandan, maliyette etkinlik ve sürdürülebilir rekabet gücünde artış sağlamak amacıyla, ülkemizde kıt yahut hiç bulunmayan ve bu niteliği kısa/orta vadede değişmeyecek olan hammadde/girdilerin yurtiçi üretimde kullanılmak amacıyla yapılacak yurtdışı yatırımlarının da özendirilmesi gerektiği de bu çalışmalarda vurgulanmış, veri setleri kalkınma planları çalışma raporlarına eklenmiştir.
Bu güzel çalışma ve detaylarını UTEP bünyesindeki konunun uzmanları ve çalışma arkadaşlarımızla değerlendirdiğimizde geçen yıllara ve ortaya konan sağlam temelli politika ve enstrüman önerilerine rağmen ara malı ithalatının arttığını, ithalat içindeki payının da değişmediği görülmüştür.
Çalışmaların yapıldığı 2010 yılında Türkiye ihracatının 113,8 milyar ABD Doları, ithalatı ise 185 milyar dolar olup hammadde (ara malları oranı) 70,8% olarak gerçekleşmiştir. İstatistiklerden de görüleceği üzere, hammadde ithalatımızın genel ithalat içerisindeki payı hiç değişmemiş, ihracatın artış oranı ile nerede ise aynı oranda ithalatımızda artmıştır. İhracatımızın yapısı ve ithalata bağımlılık oranı ve sistematiğinin değişmediği çok net bir şekilde görülmektedir. Daha net bir şekilde gözüken ise üretimin ara malı ithalatına bağımlılığını ortaya koymaktadır.
Aşağıdaki tabloda ülkemizin 2021 ve 2022 yıllarında fasıllar bazında en fazla ithalat yaptığı ürünler, tutarları ve yıllık değişimlere yer verilmiştir. İthalatımızdaki ilk 20 ürün, toplam ithalatımızın yaklaşık 84,5%’dir. Geçiş döneminde mineral yakıtlar haricindeki diğer ürünler özelinde çalışmaların hızlandırılması büyük önem arz etmektedir.
Ülkemizin ithal ikame politikalara geçerek, yurt içinde stratejik yatırımlara yönelmesi, doğrudan yabancı yatırımların bu stratejik yatırımlara yönlendirilmesi için pazarlama çalışmaları yapılması, girdi tedariğinin güvenliğinin sağlanması, bu konuda başarılı olmuş ülke örneklerinin incelenmesi ve Girdi Tedarik Eylem Plan ve Stratejilerinin güncellenerek yeni yol haritalarının oluşturulması artık ötelenemez bir gereklilik halini almıştır.
Bu çerçevede, UTEP olarak; tüm teşkilatlarımız ile bu konudaki çalışmalara destek olacağımızı belirtmek isteriz. Dışa bağımlılığımızın azaltılması, dış ticaret ve cari açığın kapanması ülkemizin “Yeni Yüzyılı” için bir gerekliliktir.
SAMİ BEKTAŞ
UTEP GENEL BAŞKANI