Yeni Neslin İş Hayatından Beklentileri Nelerdir?

Dijital teknolojiler, trendler ve yaşanan küresel olaylarla beraber dünya sürekli değişiyor. Dünyaya gelen nesiller de farklı değişimlerin içine doğuyorlar. Bu nesiller büyüdükçe hayatın farklı alanlarında beklenti ve ihtiyaçları şekilleniyor. Hatta dünya düzeni de bu beklentilerle yeniden oluşmaya başlıyor. 

1981 yılından sonra doğanları kapsayan “Y kuşağı” ve 1995 yılından sonra doğanları içine alan “Z kuşağı” ise şu anda iş dünyasında oldukça aktif duruma geldi bile. Öyle ki iş dünyasının dinamikleri bu iki kuşağın elinde diyebiliriz. İşverenler, kurumsal firmalar ve küçük işletmeler, bu kuşaklarla çalışmak için onların beklentilerini anlamak ve değişen düzene ayak uydurmak zorunda. Peki, çağımızın bu dinamik ve etkin aktörlerinin iş hayatından beklentileri neler? Nasıl bir çalışma düzeni ve iş ilişkileri onların isteklerini karşılıyor? Beraber keşfetmeye başlayalım.

İletişim Becerisinin Yüksek Olduğu Ekiplerle Çalışmak 
Özellikle Y kuşağı için ekip çalışması ve ortak olarak bir başarı yakalamak önemlidir. İş arkadaşlarıyla, yöneticileriyle iyi iletişim kurmaları Y kuşağını işleri konusunda motive edebilir. Ekip çalışmasını önemseyen ve çalışanlarına karşı yapıcı eleştiriler yapabilen yöneticiler veya işverenler Y kuşağı ile çok daha rahat bir şekilde çalışacaktır.

Esnek ve Özgür Çalışma Ortamı
Y ve Z kuşağını ortak bir noktada buluşturan önemli bir unsur da esnek, özgür ve yeni çalışma modellerine uyum sağlamış bir iş yeri ortamıdır. Pandemi süreciyle beraber oldukça yaygınlaşan uzaktan çalışma modelinin salgından bağımsız olarak devam etmesi, “mobil olma” durumu, esnek zamanlamalar Y ve Z kuşakları için iş hayatında cezbedici unsurlar olarak karşımıza çıkıyor. 

Otoriter Yönetim Yerine Eşitlikçi Tavır
İş hayatının geçmiş dinamiklerine bakıldığında yönetici ve çalışan hiyerarşinin çok daha keskin olduğunu biliyoruz. Otoriter yöneticiler, işverenler “çalışan” statüsündeki bireylere karşı mesafeli ve kendi düşüncelerini önemseyen bir tutuma sahiplerdi. Y ve Z kuşağı ise değişen düzenle beraber otoritenin çok daha önemsiz olduğunu ve herkesin düşüncesinin dinlenmeye değer olduğunu düşünüyor. Herkesin eşit olduğunu öğrenerek büyüyen bu nesiller, iş dünyasında da aynı tavrı yöneticilerinden ve patronlardan beklerler.